Çanakkale Kahramanı Havranlı Seyit Onbaşı

Koca Seyit’in köyüne gitmek için yola çıktığınızda, yol boyunca İnönü köyüne kadar güneşte gümüş rengine bürünen zeytin ağaçları eşlik eder size, yolun diğer yarısında ise çam ağaçları… 450 rakımda, ormanın içinde 1600 nüfuslu bir köy Koca Seyit.. Çam ağaçlarının arasında evler, bahçelerinde çiçekler..

İşte bu köy, Çanakkale Kahramanı Koca Seyit’in doğduğu, büyüdüğü, vefat ettiği ve ebedi istirahatgâhının olduğu yerdir. Yıl boyunca Türkiye’nin dört bir yanından binlerce insan gelir Kocaseyit köyüne.. Bu unutulmaz kahramanın mezarı başında bir “Fatiha” okuyarak ruhunu şad ederler.

“Koca” lakabı pehlivanlığından gelir

1889’da Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya gelen Seyit, çocukluğundan itibaren gürbüz yapısı ve pehlivanlığıyla dikkatleri çekmiştir. Bu vasfından dolayıdır ki, asker ocağında kendisine pehlivanlığına izafeten “Koca” lakabı verilmiş ve “Koca Seyit” diye tanınmıştır. 1909’da vatani vazifesini yapmak üzere askere giden Koca Seyit, üç senelik asker iken 1912’de Balkan Harbi patlak vermiş, Seyit de birliğiyle birlikte savaşa katılmıştır.

1913’te Balkan Savaşı’nın sona ermiş olmasına rağmen Seyit terhis edilmemiştir. 1914’te Birinci Dünya Savaşı patlak verince, Seyit de Çanakkale’de topçu eri olarak vazife almıştır.

Çanakkale Savaşı’nın seyrini değiştiren kahraman…

Çanakkale muharebeleri sırasında kaldırdığı 276 Kg.lık top mermisini kaldırıp taşımasıyla ünlenen ve tarihe geçen Kocaseyit 1889 yılında Havran ilçesinin Çamlık(eski adı Manastır’dır) Köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Cuburoğulları ailesinden Abdurrahman annesi ise aynı köyden Emine Kadın’dır. Aynı köyden Şakir kızı Emine ile evlenerek beş çocuğu dünyaya gelmiştir. Cumhuriyet döneminde “Çabuk” soyadını aldı.

Kocaseyit Askerlik çağına gelince pek çok yaşıtıyla birlikte topçu neferi olarak, Çanakkale’de bulunan Mecidiye Tabyası’nda görev alır. Düşman donanmasının 18 Mart 1915 tarihinde başlattığı deniz harekatında yaptıklarıyla tarihin seyrini değiştiren olaylardan birisini gerçekleştirir. Bu tarihi olay şu şekilde anılmaktadır.

Saat 05.30 sularında müttefik filosundan bazı gemiler, kendilerini son dakikalar içinde oldukça rahatsız eden Rumeli Mecidiye’sini yeniden ve çok şiddetli bir ateş altına almışlardı. Takım Subayı Fahri Efendi’nin emri ile sığınağa koştular. Ancak; geri kalanların bir kaçı tam istihkamın içinde patlayan mermi cephaneliği uçurduğu zaman oluşan müthiş basınçla yerlere yuvarlandılar. Bir kısmı şehit olan bu erlerin geri kalanları arasında Çamlık köyünden Seyit de bulunuyordu. Kendine geldiği zaman karşısında takım arkadaşı Ali’yi gördü. Başka kimse yoktu etrafta.

– Nerede arkadaşlar? diye sordu.
– Arkadaşlar mertebelerini buldular. 14 şehit 24 yaralımız var. Ayakta bir senle ben kaldık.

Seyit kalkıp denize doğru baktı. Düşman gemileri karaya iyice sokulmuştu. Tabyanın içinde ise üçüncü toptan gayrısı yine toprağa gömülmüştü. Seyit önce gemilere, sonra topa ve sonunda yerde duran 276 Kg.lık mermilere baktı. Kendi deyimiyle mermi ona “beni namluya sür” diyordu.

Arkadaşına “Gel Ali” dedi. “Yardım et de şu mermiyi sırtıma alayım”
Ali Önce topun eğilip yan yatmış metaforasına(top vinci) sonra da arkadaşının yüzüne baktı. “Kaldıramazsın Seyit” dedi. “Bir deneyelim hele”

İlk mermi kısa düştü. Bir tane daha getirip nemluya sürdü. Bu seferki de kısaydı. Fakat üçüncü mermi en öndeki geminin arka tarafında ve su kesiminde patladı. Bu gemi Ocean’dı ve dümen tertibatı bozulduğu için derhal orasını harmanlamaya başladı. Etrafındaki gemiler kaçıştılar. Seyit dördüncü mermiyi almaya giderken etraf sakinleştiği için sığınaktan çıkan Batarya Kumandanı Hilmi Bey yanında iki Alman subay ile geldi.

– Senmiydin Seyit? Vurdun gemiyi.. dedi.

Dördüncü mermi boşa gitti. Dümensiz seyreden Ocean herkesin gözleri önünde arkadan bir mayına çarparak kısa sürede sulara gömüldü.

Kocaseyit’in muharebenin mukadderatının değişmesinde büyük önemi bulunan başarısı kısa sürede duyuldu. Kendisine mükafat olarak onbaşılık rütbesi takıldı. Ve isteği olup olmadığı sorulunca “çift tayın” istedi. Ancak arkadaşlarının yanında çift tayın yemeği onuruna yediremedi ve birkaç gün sonra çift tayından vazgeçti. Daha sonraki günlerde fotoğrafını çekmek isterler. 276 kg.lık top mermisini o günkü gibi sırtına alması lazımdır. Ancak birkaç defa denemesine rağmen kaldıramaz. O tehlikeli zamanda mermileri kolaylıkla basamaklardan topa çıkaran bu kahraman o gün mermiyi yerinden bile oynatamamıştır. Kendisine sorulduğu zaman, iman gücüyle vatan aşkıyla kendisine kuvvet geldiğini, o zaman bu mermiyi nasıl kaldırdığını kendisinin de anlayamadığını söylemişti. Fotoğraf çekmek için tahtadan bir mermi yaparak o tarihi günü ebedileştirmişlerdir.

Harbin sona ermesiyle memleketine dönen Seyit Onbaşı, bundan sonraki günlerini köyünde geçirmiştir. Odun kömürü yaparak Havran’a pazara götürür, geçimini öyle temin edermiş. Daha sonraki yıllarda Havran’da Hacı Osmanoğullarının zeytinyağı fabrikasında hamallık yapmıştır. 1939 yılında zatürreye yakalanmış ve Aralık ayında köyünde vefat etmiştir.

Koca Seyit Kimdir?

Koca Seyit 1305 (1889) Balıkesir Havran Çamlık Köyü’nde (köyün şimdiki ismi Koca Seyit Köyü olarak değiştirlmiştir) doğmuştur. Soyadı kanunundan sonra “Çabuk” soyadını almıştır.

Koca Seyit’in ilk eşi Emine Çabuk’tan 2 kızı dünyaya gelir. Biri Ayşe diğeri ise Fatma’dır. Büyük kızı olan Ayşe nine 15.06.1327 yani 1911 yılında doğmuştur. Koca Seyit 1914 yılında seferberlikle askere katılır. Askere giderken kızı Ayşe 3 yaşındandır. 1918’de Birinci Cihan harbi sona erip evine döndüğünde ise kızı Ayşe 7 yaşına basmıştır. Genel itibariyle, askerden döndüğünde kızının 9 yaşında olduğu hakkındaki bilgiler yanlıştır.

Kızı Fatma ise 1338 yani 1922 yılında dünyaya gelmiştir. İlk eşi Emine vefat edince Koca Seyit tekrar evlenmiştir. Seyit’in yeni eşi Hatice Çabuk’tan ise Ramazan, Osman ve Abdurrahman isimli 3 oğlu dünyaya gelmiştir.

Koca Seyit’in tüm evlatları vefat etmiştir. Son olarak kızı Ayşe nine 2007 yılı Ekim ayında hayata gözlerini yummuştur.

Koca Seyit’in Aile Nüfus Kayıt Örneği

Abdurrahman oğlu Seyit’in Askeri Künye Kaydı

Koca Seyit, 1914 de askere müdâhil olmuş ve 1918’de terhis olmuştur. Çanakkale Savaşları boyunca Müstahkem Mevki Kumandanlığı’nın emrinde Ağır topçu sınıfında nefer olarak görev yapmıştır. Birliği, duhulü rütbesi vb. bütün bilgileri belgede yer almaktadır.

Seyit Onbaşı’nın savaştan sonra odunculuk yaparken çekilmiş bir fotoğrafı

Savaştan sonra köyüne dönen Koca Seyit, odun keserek ve bu odunları Edremit’e ve Havran’a götürüp satarak geçimini sağlamıştır. Sonraki yıllarda Zeytin fabrikasında hamallık yapan Koca Seyit, fabrikada hastalanmış ve işten çıkarılmıştır. Hayatının geri kalan kısmında ise ayakkabı yamayarak yaşamını sürdürmüştür. Daha sonra akciğerindeki rahatsızlığı artmış, 1 Aralık 1939 yılında vefat etmiştir.

koca-seyit-ayse-nine

Koca Seyit’in kızı Ayşe’nin (Ayşe nine) bir fotoğrafı

Koca Seyit askerden döndüğünde kızı Ayşe, babasını tanıyamamış günlerce alışamamıştır. Ayşe Nine, yaşı ilerleyince kendisine oğlu bakar.

Çanakkale’ye sığmayan Koca Seyit’e bakamayan milletimiz, onun emaneti olan kızına iyi bakmıştır. Vefasını geç de olsa göstermiştir. Ona ziyaretler eksik edilmemiş ve yardımlar yapılmıştır. Fotoğrafta görüyorsunuz ki duruşu bile asildi; başı, babası gibi hep dik duruyor.

Hastalığı, yorgun vücudunu taşımakta zorlanmış, 26 Ekim 2007 Cuma günü vefat etmiş ve babasının yanına kavuşmuştur. Ninemize Allah’tan rahmet diliyoruz.

Koca Seyit Anıtı

Mütevazi hayatını, Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasından sonra da devam ettiren bu değerli insanın ruhunu şad etmek için, her yıl 18 Mart tarihinde hatırasına istinaden yapılan anıtı başında törenler düzenlenmektedir.

Kocaseyit Köyü’nde Seyit Onbaşı’nın kabrine yakın yerde yapılan bu anıt, 4 dönümlük geniş bir alan üzerine kuruludur. Anıt alanı içerisinde Koca Seyit heykeli, Atatürk heykeli, anıt, müze ve savaş topu yer almaktadır.

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi rahmetli Prof.Dr. Tankut ÖKTEM tarafından projelendirilen ve yapımına başlanan, ancak heykeli bitirmeye ömrü yetmeyen ve Öktem’in ailesi tarafından tamamlanan Topçu Onbaşı Koca Seyit heykeli, Havranlılara Tankut Öktem anısına yine ailesi tarafından hediye edilmiştir.

Heykele birleşik olarak, Balıkesir Valiliği ve Havran Kaymakamlığı’nca yaptırılan Atatürk Anıtı ise, Atatürk’ün sözlerini içeren ve Çanakkale Savaşları’ndaki siperlerin sembolize edildiği aynı kompozisyon içerisinde yer almaktadır.

Ocean gemisi ve Koca Seyit’in topa sürdüğü mermilerin temsil edildiği Anıt’ta ise, Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin” adlı şiiri ve “Atatürk’ün Gözüyle Çanakkale Zaferi’ndeki Türk Askeri” yazısı yer almaktadır.